ANAEROBİK ARITMA SİSTEMLERİNİN AEROBİK ARITMA SİSTEMLERİNE GÖRE AVANTAJ VE DEZAVANTAJLARI
Anaerobik proseslerde biyokütle sentezi için ortamda fosfor ve azot gibi temel besi maddeleri mutlaka bulunmalıdır. Endüstriyel atık sular her zaman bu maddeleri yeterli oranda ihtiva etmediklerinden biyolojik arıtma öncesi besi maddesi ilavesi gerekmektedir. Ancak anaerobik sistemlerde biyolojik büyüme hızının düşük olmasına bağlı olarak ilave besi maddesi ihtiyacı da daha az olmaktadır.
Anaerobik arıtma esnasında metan gazının oluşması sistemin diğer bir üstünlüğüdür. Metan elektrik veya ısı enerjisi üretimi için kullanılabilir enerji kaynağıdır ve enerji değeri standart şartlarda (0oC, 760 mmHg basıncı) 35,8 kJ/lt’dir. Aerobik sistemlerin işletilmesi esnasındaki yüksek enerji ihtiyacına karşın, anaerobik sistemlerde hem enerji sarfiyatı daha az olmakta, hem de sistem kullanılabilir enerji kaynağı üretmektedir. Anaerobik sistemler çok yüksek organik yüklemelerde çalıştırılabilmektedir. Buna karşın, aerobik sistemlerde oksijen transferi sınırlı olduğundan yüksek organik yükler uygulanamamaktadır. Bu durumda, KOİ değeri 5000 mg/lt’den büyük olan atık suların arıtılmasında anaerobik sistemlerin kullanılması daha verimli arıtma sağlamaktadır.
Anaerobik Arıtmanın Avantajları
* Hava kirliliği açısından oluşan gazın kontrol edilebilir olması
* Besi maddesi sağlama maliyetinin düşüklüğü
* Prosesin stabilitesi
* Biyokütle atığının bertaraf maliyetinin düşük olması
* Anaerobik şartlarda, biyolojik olarak parçalanamayan maddelerin parçalanabilmesi
* Atık sudaki mevsimsel değişiklerde arıtmanın stabilitesinin sağlanabilmesi
* İnşa alanı gereksiniminin azlığı
* Köpük probleminin olmayışı
* Enerjinin korunması ile ekolojik ve ekonomik fayda sağlaması
Anaerobik arıtma için önemli olan metanojenlerin çoğalma hızları, aerobik arıtmadaki mikroorganizmalara göre yarı yarıya daha azdır. Buna bağlı olarak, anaerobik proseslerde hem başlangıçta sistemin dengeye gelme süresi uzun olmakta, hem de olumsuz çevre şartlarından dolayı sistemde biyokütle kaybı yaşanması durumunda sistemin tekrar eski haline gelmesi uzun sürmektedir. Anaerobik sistemlerin diğer bir olumsuz tarafı atık suda sülfat bileşiklerinin olması durumunda ortaya çıkmaktadır. Sülfatların indirgenmesi veya proteinlerin parçalanması sonucu ortaya çıkan H2S hem toksik, hem de korozif niteliktedir. Ayrıca, gazdaki H2S istenmeyen kötü kokulara neden olmaktadır. Biyogazın yakılması durumunda H2S’nin SO2’ye oksitlenmesi ile koku problemi azalmaktadır. Ancak, bu durumda da hava kirletici parametre olan SO2 meydana gelmektedir. Bu nedenle, anaerobik arıtmada H2S oluşumu her zaman kontrol altında tutulmalıdır.
Metan üreten bakterilerin yaşayabileceği pH aralığı 6,5 ile 8,0 olduğundan sistemde sürekli pH kontrolü yapılmalı ve tampon maddesi ilave edilmelidir. anaerobik arıtmada bu ihtiyacın sağlanması aerobik sistemlere göre hem daha hassas, hem de daha maliyetli olmaktadır.
Bunlara ek olarak, KOİ değeri 1000 mg/lt’den az olan seyreltik atık suların anaerobik proseslerde arıtılması durumunda aerobik sistemlere göre daha düşük arıtma verimi elde edilmektedir. Ancak, gelişmekte olan ülkelerde evsel atık suların arıtılmasında anaerobik sistemler, istenilen çıkış standart değerleri elde edilememesine rağmen yukarıda belirtilen faydalar dolayısıyla kullanılmaktadır.
Anaerobik Biyoteknolojisinin Dezavantajları
*Nitrifikasyonun mümkün olmaması
* Sistemin kararlı hale gelmesi için uzun bir zaman gereksinimi
* Metanojenlerin toksik maddelere ve çevre şartlarına aşırı duyarlı olması
* Biyokütlenin maksimum aktivitesi için gerekli olan azot konsantrasyonunun daha fazla olması.
* Düşük sıcaklıklarda kinetik hızların daha da düşük olması
* Bazı durumlarda çıkış suyunda istenilen standart değerlerin sağlanamaması
*Seyreltik atık suların arıtılması durumunda oluşan biyogaz miktarının az olması ve elde edilen enerjinin sistemi ısıtmaya yetmemesi ve dolayısıyla artı bir maliyet getirmesi
* Aşırı sülfatlı atıksularda koku probleminin olmasıdır.